top of page

İKONİON AKADEMİ | GÜÇ vs. OTORİTE

Moderatör: Nermin Şeyda Toprak


İkonion Akademi adı altında gerçekleştirdiğimiz webinarlarımıza 3 Mayıs akşamı bir yenisini daha ekledik. Değerli hocamız Dr. Öğr. Üyesi O. Vahdet İşsevenler ile “Anayasallığın doğasına dair bir tartışma!” başlığı altında, kendisinin “Kurucu İktidarın Eleştirisi” isimli kitabından da yola çıkarak pek çok konuyu ele aldık.


Anayasa nedir? Hukuk nedir? gibi sorulara verilen genel tanımların ardından hocamız, “Siz bir avukatsınız, büyük çoğunluğunuz. Bir müvekkiliniz geldi, şu hususta ne olacak diye size sordu. Neye bakarak cevap veriyorsunuz? O konudaki kanuna bakarak cevap veriyorsunuz. Bizim alışkanlığımız bu. Modernlik böyle ama hukuk hep böyle bir şey değildi.” diyerek Tarihçi Hukuk Okulu’nun temsilcilerinden Savigny’nin “Çağımızın Yasama ve Hukuk Bilimi Konusundaki Görevi Üzerine” isimli kitabına değindi. Her ne kadar modern alışkanlıklarımız bunu söylese de, hukukun kanuna eşit olduğu varsayımında bulunamayacağımıza göre hüküm yoksa hukuk yoktur diyemeyiz, belirlemesinde bulunduk.


“Siyasetin amacı özgürlük, hukukun amacı ise adalettir!”


Kurucu iktidar; asli ve tali ayrımına tabi tutulmakta ve anayasayı yapan denmektedir. Ancak böyle bir tanım bize pek bir şey kazandırmaz. Emmanuel Sieyes’in “Üçüncü Sınıf Nedir?” isimli eserinden yola çıkarak hukukun iktidarı, üçüncü sınıf yani kurucu iktidardır, kurulmuş iktidarlar değil. Hukuku meşru kılmak için tanrıya dayanıyorduk. Kilisenin ikna kabiliyeti ortadan kalkınca demokratik meşruiyet dediğimiz kavram ortaya çıktı ve kurucu iktidar kavramı aslında bu boşluğu doldurdu, belirlemesinde bulunarak kurucu iktidarın iki temel işlevi: kurulmuş iktidarları sınırlandırma ve hukuka meşruiyet verme işlevleri üzerinde durduk.


Schmitt ve Arendt referanslarıyla birlikte “Evrak kayıt odaları” örneği üzerinden giderek “egemen”i tanımladık. “Egemen, hukuksuz bir yerden çıktı, kendi dayandığı bir meşruiyet kriteri yok bu sebeple yaptığı şey doğru ya da yanlış olarak nitelendirilemiyor. Her şeyi bildiği varsayılan genel iradeye dayanıyoruz. Burada tartışma noktası; iradenin yanılabilme potansiyelinden çok, bilgi yerine iradeye dayanıyor oluşumuz. Anayasal devlet için hukuku iradeden değil akıldan, ilkeden türetmemiz gerekiyor. Bu ilkenin kendisinin anayasaya muhatap olanlarca benimsenmiş, inanılan, kutsal görülen bir ilke olması gerekiyor. İlkeden sapıldığında ise bu sapmayı işaret edecek bir mekanizmaya ihtiyaç duyuyoruz.” diyerek webinarımızı noktaladık.


Bu keyifli etkinlik için başta değerli hocamız olmak üzere tüm katılımcılarımıza teşekkür ederiz.


Gelecek akademilerde görüşmek üzere!


44 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page